Created by potrace 1.14, written by Peter Selinger 2001-2017

Tiroid bozuklukları anksiyeteye sebep olabiliyor

Metabolizmadan ruh haline kadar pek çok sistemi etkileyen tiroid problemleri, tiroid bezinin görevlerini yerine getirememesiyle ortaya çıkıyor.

Tiroid bozuklukları anksiyeteye sebep olabiliyor
Yayınlama: 04.06.2025
1
A+
A-

Metabolizmadan ruh haline kadar pek çok sistemi etkileyen tiroid problemleri, tiroid bezinin görevlerini yerine getirememesiyle ortaya çıkıyor. Bu işlev bozuklukları sıklıkla; hormon üretiminde aşırılık yani hipertiroidizm veya yetersiz üretim anlamına gelen hipotiroidizm olarak kendini gösteriyor. Bu iç salgı bezi ile ilgili sağlık sorunlarının kadınlarda daha sık görüldüğünü paylaşan Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, “Bu durumun temel nedeni, otoimmün yani bağışıklık sistemi hastalıklarının kadınlarda daha sık görülme eğilimidir. Ayrıca yaşlılarda görülme sıklığı artsa da gençler ve hatta çocuklarda da tiroid hastalıklarına rastlanılabileceği bilinmeli” dedi.

 Toplumda en sık karşılaşılan tiroid hastalıkları; Haşimato, Graves, tiroid nodülleri ve tiroid kanseridir. Bu bezde salgılanan hormonların beyin fonksiyonları üzerinde doğrudan etkili olduğunu bu yüzden de depresyon ile bağlantılı olabileceğini belirten Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, “Özellikle hipotiroidizm; yorgunluğa, motivasyon eksikliğine veya konsantrasyon güçlüğüne yol açarken, hipertiroidizm anksiyete, sinirlilik ve ruhsal dalgalanmalara neden olabilir. Bu nedenle, depresyon veya anksiyete belirtileri olan kişilerin tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesi son derece önemli” şeklinde konuştu.

İyotlu tuz tiroide iyi geliyor

Tiroid hastalıklarının belirtilerinin, hastalığın türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterebileceğini ifade eden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, “Hipertiroidizmde sinirlilik, huzursuzluk, hızlı kalp atışı, kilo kaybı, iştah artışı, terleme, sıcak intoleransı, titreme, uyku sorunları ve guatr yani tiroid bezinin büyümesi görülebilir. Hipotiroidizmde ise yorgunluk, halsizlik, kilo alma, kabızlık, soğuk intoleransı, cilt kuruluğu, saç dökülmesi, unutkanlık, depresyon ve guatr ortaya çıkabilir. Bu hastalıkların gelişiminde hem genetik hem de çevresel faktörler birlikte rol oynar. Ailede hastalık öyküsü varsa kişinin de tiroitle ilgili bir problem yaşama olasılığı artar. Bunun yanı sıra iyot alımı, radyasyona maruz kalma, bazı enfeksiyonlar, stres ve sigara kullanımı gibi çevresel unsurlar da hastalığın tetiklenmesinde veya seyrinde etki gösterebilir. Öyle ki iyotlu tuz kullanan gelişmiş ülkelerde tiroid ile ilgili rahatsızlıkların görülme oranı düşüktür” dedi.

Ömür boyu tedavi ‘ilaca bağımlı bir hayat’ anlamına gelmez

Tiroid hastalıklarının teşhisinin genellikle fiziksel muayene, kan testleri ve bazen de görüntüleme yöntemleriyle konulduğunu açıklayan Prof. Dr. Fulya Akın, “Örneğin fiziksel muayenede doktor tiroid bezinin büyüklüğünü ve kıvamını değerlendirebilir. Tedavide ise hipotiroidizm genellikle ilaçla kontrol altına alınır. İlaç, vücudun ihtiyaç duyduğu hormon seviyesini yerine koyarak şikayetleri ortadan kaldırır ve çoğu zaman ömür boyu kullanılması gerekebilir. Ancak bu, ‘ilaca bağımlı’ bir hayattan ziyade, vücudun ihtiyaç duyduğu bir hormonun yerine konmasıdır. Hipertiroidizmde ise ilaçlardan, radyoaktif iyot tedavisinden veya cerrahiden yararlanılabilir. Tiroid kanseri de genellikle cerrahi, radyoaktif iyot tedavisi bazen de hormon tedavisi veya radyoterapi ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilir” dedi.

 Sağlıklı yaşam alışkanlıkları tedaviye destek oluyor

Tiroid tedavisinde ilaç temel olsa da beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin destekleyici rol oynayabileceğini söyleyen Akın, “Dengeli ve sağlıklı beslenme her hastalıkta olduğu gibi olmazsa olmaz. Ek olarak tiroid bezi fonksiyonlarının özellikle ihtiyaç duyduğu iyot, selenyum ve çinko gibi bazı minerallerin yeterli alımı da çok kıymetli. Bağışıklık sistemini destekleyerek inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilecek anti-inflamatuar bir beslenme düzeninin de oldukça fayda sağlayabileceğini söylemek mümkün. Stresi yönetmek, düzenli uyku ve egzersiz de genel sağlığı iyileştirerek daha iyi hissetmeye yardımcı olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri tek başına yeterli olmadığı için mutlaka doktor kontrolü ve ilaç tedavisiyle birlikte uygulanmalı” dedi.

Tedavi sonrası takip çok önemli

Tiroid ile ilgili rahatsızlıklarda takip sürecinin, hastalığın türüne ve tedavi yöntemine göre değişiklik gösterebileceğini vurgulayan Akın, “Örneğin hipotiroidizmde genellikle hormon seviyelerini kontrol etmek ve ilaç dozunu ayarlamak için düzenli aralıklarla kan testleri yapılır. Hipertiroidizmde tedaviye yanıtı değerlendirmek ve nüksü takip etmek için düzenli doktor kontrolleri ve kan testleri önemlidir. Tiroid nodüllerinde ise bu kitlelerin büyüklüğünü ve yapısını takip etmek için periyodik ultrasonografilere ihtiyaç duyulur. Her kanser türünde olduğu gibi tiroid kanserinde de tedavi sonrası nüksü erken tespit etmek ve olası komplikasyonları yönetmek için düzenli doktor kontrolleri, kan testleri, tümör belirteçleri, tiroid ultrasonografisi ve tüm vücut iyot taraması gibi görüntüleme yöntemlerden yararlanılabilir. Kısaca, tiroid hastalığı tanısı almış kişilerin doktorlarının önerdiği takip programına uymaları ve kontrollerini aksatmamaları hayati önem taşır” uyarısında bulundu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.